Menü

  • Çaydanlık Fokurdarken
  • Çay Deneyimleri
  • Ne İçsek
  • Ne Yesek
  • Pratik Bilgiler
  • Alışveriş
  • DIY
  • Çaylı Resimler
  • Asli The Teapot
  • 15 Aralık 2014 Pazartesi

    Tea&Pot ve İzmir Gourmet Guide ile Çay Tadımı Etkinliği

    Sevgili çay severler,

    6 Aralık Cumartesi günü, İzmir Alsancak Tea&Pot cafede İzmir Gourmet Guide ile birlikte çok tatlı bir etkinlik gerçekleşti. "Tea&Pot Çay Workshop” etkinliğine davet almama rağmen, İstanbul'da olmam dolayısıyla çok istememe rağmen katılım gösteremedim. Ancak hem Tea&Pot'un nazik sahipleri, hem de İzmir Gourmet Gıide beni de unutmayıp benimle de paylaşımda bulundular.

    İzmir'de aslında benim de burada yapılmasını çok istediğim tarzda; 2 saatlik bir çay workshop'u düzenlendi. İzmir Gourmet Guide 2.Lezzet Buluşması, "İzmir Gourmet Guide Bir Adım Öne Çıkanlar Ödüllü” şirin Tea&Pot'ta; yeme-içme bloggerlarını biraraya getirdi.




    2 saat süren workshopa katılanlar çay, çay çeşitler ve özellikleri konusunda uzmanlardan bilgiler alırken, çayın tarihi yolculuğuna farklı tadımlar eşliğinde şahitlik ettiler. Baya aklım kaldı ne yalan söyleyeyim:) Ama Tea&Pot bana da şirin tadım paketlerinden göndermeyi ihmal etmedi, nezaketinden ötürü Nihan Hanıma tekrar teşekkürler. Şirin çay kutusundan çıkan çeşitli çayları denemek ve tadları konusunda sizlerle paylaşımda bulunmak için sabırsızlanıyorum.

    The Tea Lady Çantasına bayıldım, tam bana göre:)
    Daha önceleri İzmirli çayseverleri daha da çok ilgilendirecek veya yolu düşen herkesi cezbedebilecek sevimli Tea&Pot cafe ile ilgili paylaşımlarda bulunmuştum izleyicilerim hatırlayacaktır. İzmir Gourmet Guide'ı da bilmeyenler için biraz anlatmak isterim.

    İzmir'in gurme hayatına katkıda bulunmaya çalışan, değerli bir yayın olan Gourmet Guide, İzmir'in yeme içme rehberi, aynı zamanda mekanları ön plana çıkarmayı ve insanları buluşturmayı, İzmir'de lezzetleri keşfetmeyi planlayan bir oluşum. Birikimini ve tecrübelerini tüm İzmirlilerle paylaşabilmek adına daha aktif projelerle sosyal hayata daha fazla karışmak için paydaşlarıyla birlikte yola çıkıp bu tip lezzet buluşmaları gerçekleştiriyor. Umarım birgün İzmir'de yolumuz kesişir.

    Bir diğer güzel haber de; öncelikle İzmir ve çevresinde yer alan yemek-içmek-eğlence mekanlarının adres ve detay bilgilerini kitabın dışında da kolay kullanılabilir bir uygulama ile ve yakın zamanda makro olarak yayına girecek websitesi ile kullanıcıları ile paylaşacak olması. Eee ne de olsa artık her bilgiye internet ortamından ulaşabiliyoruz. Ama masanızda duracak kitabını da şiddetle tavsiye ederim:)

    Şunu da belirtmek gerekir ki; İzmir Gourmet Guide'ın belirttiğine göre, kitabın içinde de yer alan değerli yazı dizileri ve özel dosyaları da bir anlamda hayatı geçirmek ve İzmir'e İzmir'i sevenler ile daha da anlam katabilmek amacını taşıyor.





    Tea&Pot'tan gelen çeşitli çaylar var sırada. Her birini deneyimleyip sırayla burada paylaşacağım. İzlemede kalın:)

    Detaylı bilgiler için:

    Tea&Pot Cafe
    www.teapot.com.tr
    instagram.com/teapot_
    www.facebook.com/pages/Tea-Pot/127866330650131
    Adres: 1379 Sokak 15/B Kültür Mah. Alsancak/ İZMİR


11 Aralık 2014 Perşembe

İçtiğim En Özel, En Güzel Çay: Green Christmas Tea (Vihreä Joulutee)


Finlandiya'ya iş için gittiğim bir gezi esnasında tanıştım kendisiyle... O buz gibi Kasım ayında, Helsinki sokaklarında yağmur çamur demeden bir dolu fırtınayla mücadele ettikten sonra sıcacık ufacık bir Fin restoranında ren geyiği etinden yapılma meşhur patatesli ve reçelli Fin yemeğinden yemiş, şemsiyemi otele dönerken rüzgara kurban etmiş, iliklerime kadar ıslanmış ve süper markette Amerika'ya küfredip beni kolumdan çekip küfürlerine ortak olmamı isteyen deli bir Finliyle karşılaşmıştım.



En sonunda otele güç bela varmış ve Fince şarkıların olduğu bir kanalı açmıştım... O zaman aklıma geldi Helsinki havaalanında, ambalajına ve ambalajın dışına yayılan müthiş kokusuna vurulduğum o çayı demlemek...

...ve en severek içtiğim çay oldu bu sevimli paketteki yeşil çay... Sadece bir yeşil çay deyip geçmek haksızlık olur... İçerdiği tarçın, karanfil ve çilek aroması ile oldukça lezzetli bir şölen sunuyor size...
Christmas için özel olarak hazırlanan bu çay, İskandinav kültüründe keyifle tüketilen bir çay olarak karşımıza çıkıyor. Ambalajın üzerindeki küçük kırmızı şapkalı, yeşil mantolu sarışın İskandinav çocuğu Noel ruhunu yansıtıyor.

Epey de bereketli olan bu çayı resmen bir sene kullandım..Boyuna posuna bakmadan o kadar yetti... Bir tutam koymanız yetiyor demliğin içine siyah çay ile karıştırdığınızda. Ancak tek başına yapmak isterseniz her bardak için bir çay kaşığı koymanız yeterli oluyor.

Vihreä tee


Detaylı bilgi için: sitenin ingilizce versiyonu da mevcut...
http://www.nordqvist.fi/

8 Aralık 2014 Pazartesi

Demlikte Kalan Çayı Atmayın


Saçınız mat mı?

Saçınızı şampuanladıktan sonra son su olarak bir çaydanlık ılık çayla durulayın. Bakın saçlarınız nasıl ışıl ışılıyor.

Ayağınız mı kokuyor?

Ilık çay dolu bir leğene ayaklarınızı daldırın ve her akşam yatmadan önce 10 dakika tutun. 10 günde koku diye bir şey kalmayacaktır.

Boğaz ağrılarında

Posaları süzüp soğuyan demi boğaz ağrılarında gargaraolarak kullanılır.

Cildiniz çok mu yağlı?

Banyodan çıkmadan son su olarak bir çaydanlık çay ile teniniziovuşturun,balsam vazifesi görün.

Derinizdeki yaraların temizlenmesi

Çayı, derinizdeki yaraların temizlenmesi ve antibiyotik etki göstermesi için pamukla tatbik ederek kullanabilirsiniz.

Eliniz balık, soğan mı kokuyor?

Balık ayıkladınız, ellerinizi sabunla yıkadınız ve hala balık kokuyor. Ya da soğan soydunuz, soğan kokuyor. işte kurtarıcınız yine çay. Elinizi demli çayla yıkayın. Bakın bakalım hiç koku kalmış mı?

Gözünüz çapak mı yapıyor?

Kaynamış çayı bir tasa koyup buharı gözünüze gelecek biçimdebaşınızı üstüne koyun. Ya da ılık çaya batırılmış gözlerinize ve etrafına tatbik edin .

Yemek yerken dilinizi mi ısırdınız?

Yine ilacı demlikteki çaydır. Ağzınızı günde üç defa çalkalayın, diliniz dokuz yerine üç günde iyileşecektir.

Buzdolabınız koku mu yapıyor?

Demlikte kalmış çay posalarını kurutup bir kap içinde buzdolabınınorta rafına yerleştirin, kokudan eser kalmayacaktır.Denemekle bir şey kaybedilmez en azından herhangibir maliyeti yok.

6 Aralık 2014 Cumartesi

Charli ve Çay Faktörim... Episode 2

Charlie ve Çay Faktorim.. episode 2.


ve sonra parti vakti gelmiş. Çünkü saat 5'miş. Çılgın Hatter Alice Harikalar Diyarında yalnız yudumlamak istemezmiş çayını.
-"O halde" demiş "herkes gelsin, -summon everyone- çağıralım herkesi ve çay içelim neşeyle"

Ne de olsa büyülü koskoca bir demliğimiz var.
-düdüüüüüüt!

5 Aralık 2014 Cuma

Charlie ve Çay Faktorim.. Episode 1

Charlie ve Çay Faktorim.. episode 1.


...ve birden büyük devasa bir demlikle karşılaşıyorum. Geminin bacasından tüten duman gibi buharı çıkarken bir de kendini ispatlamak istercesine-"benim vapurdan geri kalır yanım yok" - deme cesaretini gösterip bağırta bağırta tüttürmeye devam ediyor dumanını...

üzerine yağan küçük çiçekler baharın habercisi... badem, erik ve kayısı ağaçları var etrafta... beyaz ve pembe çiçeklerini yağdırıyorlar üzerimize...

O sırada demlik şapkasını kaldırıyor ve
-düdüüüüt

diyor. Ben de kendi şapkamı çıkarıp önünde reverans yapıyorum ve,

- Ne güzel ötüyorsunuz, acaba içinizde ne çayı var?

diye soruyorum.

Neden sonra demliğin kapağı yavaşça açılıyor ve karamel ve çikolata kokusu her yeri sarıveriyor.. İçeriden "Hatter" kılığında bir Willy Wonka Johhny Depp fırlayıveriyor.. Elinde  çabuk hareketlerle döndürdüğü asası, başında kırmızı kuşağı yerlere kadar uzanan şapkası...

-Buyrun, ne içerdiniz? Çikolatayı kendi fabrikamda, kendi ellerimle yaptım sizin için ve o kokusunu aldığınız karamelin yapımında 200 küçük cüce çalıştı.. Biraz badem biraz da erik çiçeği var içinde, kayısı kurusu, gül yaprağı...

-ohhh, mis gibi kokuyor...Bir fincan alabilir miyim o halde Bay Depp?

-voila! afiyet olsun;)

...to be continued..

4 Aralık 2014 Perşembe

Aslı Harikalar Ülkesinde // Aslı in Wonderland



Uzun zaman önceydi... Öyle zamanlardı ki, ailemle oturup keyifli haftasonu kahvaltıları yapabilirdim. Anneciğimin sıcacık lezzetli sevgi dolu gözlemeleri, zaman zaman kurabiyeleri, veya sabah kahvaltılarına özel olarak hazırladığı tarifleri eşliğinde bana da çay içirme çabaları... ya da akşam yemeğinden sonra evimizde yine hep birlikte TV izlerken, sohbet ederken akşam atıştırmalarının yanında servis edilen çay...

Aslında çay değildi tamamlayıcı olan... Çay, başrol oyuncusuydu o akşamların ve yanında getirilen kurabiye veya poğaçaydı yardımcı oyuncular... Çay bizim ailemizde hep önemli bir yer teşkil etti. O kadar ki, annem gün içinde uzun süre çay içmediyse baş ağrısından kıvranır hale gelirdi. 

Ben ise hiç nasiplenmezdim çaydan. Annemin "bir bardakçık içiver hadi canım, kuru kuru gitmez." ısrarlarına rağmen, içmezdim işte...sabah kahvaltıda belki zorrrrla bir tane:) Kahvaltıda portakal suyu ya da akşam yemekten sonra kola içmeyi tercih ederdim. Annem iyice Amerikan tarzı bir yaşama doğru gittiğimden endişelenmedi değil:))

ne değişti? Bilmiyorum... İlkokulun sonlarına geldiğimde sabah kahvaltılarındaki o bir bardak çayımı fincanda ve içine biraz süt katarak içmeye başladım. Annem de bu kez "Brit"leşmeye başladığımı savundu. Nereden çıkmıştı bu İngiliz ayakları?:))) "Galiba çok TV izliyor" demekten kendini alamazdı.

Oysa ki en sevdiğim masal Alice'ti... ve Alice'in "Hatter" ile geçen çay saati ve sofrası unutulmazdı... Ama yine de çayıma süt karıştırmanın bununla bir ilgisi yoktu. Belki de çay içmeyi bir gereklilik olarak görüyor ve onu kendi damak zevkime göre uyarlıyordum. 

Nereden bilirdim saatin gongu işte tam da bu zamanı vurduğunda ben bir aromalı çay tutkunu olarak bu satırları yazacağım!?... Ama ilginç olan, sürekli çay içme konusunda değil, daha çok farklı ülkelerin mistik tatlarını fincanıma taşımak ve denemek anlamında tutkunum çaya... Belki de bir yerlerde tam da benim için üretilen çok ama çok farklı bir çay var ve ben onu keşfedeceğim. Kimbilir...

Bu blogla, çayın zengin dünyasına birlikte bir yolculuğa çıkacağız... "Çaydanlık fokurdarken" farklı tadlardaki birbirinden lezzetli çayları keşfedip yudumlayacağız...

tik tak tik tak...saat 5...çay saati...




3 Aralık 2014 Çarşamba

İbrahim Saraçoğlu'ndan Göbek Yağlarını Eritme Kürü

Göbek Yağlarını Eritmek için Doğal Kür


  • 4 adet taze lahana yaprağı,
  • 1 demet taze maydanoz,
  • 1 adet sulu limon
  • Yarım litre su
Göbek Eritme Kürü Hazırlanışı:

Yarım litre klorsuz suyu kaynatın. Kaynayan suyun içine lahana yapraklarını atın. Lahana yapraklarını en az üç dakika kaynattıktan sonra maydanozları da ilave ederek yaklaşık üç dakika daha kaynatın.

Karışımı ocaktan indirip soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra karışımı süzün İçine 1 limonun suyunu ekleyin.

İbrahim Saraçoğlu Göbek Eritme Kürü nasıl kullanılır?

Bu lahana suyundan günde 2 veya 3 kere içilmelisiniz. Aç ya datok karına içebilirsiniz. Bu karışımı her gün taze olarak hazırlayıp için, Daha fazla hazırlayarak buzdolabında saklamayın

Karışımın içine kesinlikle tatlandırıcı katılmamalıdır.



Göbek eritme kürünü sadece 3 hafta uygulayın…

2 Aralık 2014 Salı

Karbonat Mucizesi ile güzellik ve temizlik tüyoları...

Karbonat ile elde edilen güzellik ve temizlik tüyoları...


  • Saçınızdaki kalın sprey tabakasını ve jöle artıklarını tamamen çıkarıp saçına derin bir nefes aldırmak için orta boy şampuanın içine bir çay kaşığı karbonat katıp karıştırın.
  • Günlük yüz temizleme kreminin içine yarım çay kaşığı karbonat karıştırıp nemli cilde 2-3 dakika masaj yaparak uygulayın. Sonra yüzünüzü iyice yıkayın. Cilt çok daha parlak ve canlı olacak. Eğer sivilce probleminden muzdaripseniz bu karışıma ezilmiş yarım asprin karıştırarak aynı işlemi tekrarlayın. Asprindeki salisilik asit sivilceleri yaratan bakterileri yerle bir edecek.
  • Dişlerinizi iki günde bir karbonatla fırçalayın ve fırçaladıktan sonra ağzınızı iyice çalkalayın. Evet tadı mükemmel değil ama değer.
  • Bir kase ılık suyun içine bir çay kaşığı karbonat koyun ve ellerinizi bu suda 15 dakika bekletin. Tırnak diplerindeki etler yumuşacık olacak. Özellikle manikürden uzak duran baylar ve bayanlar için çok faydalı.
  • Evinizdeki halıları süpürseniz de silseniz de zamanla kokmaya başlar. Halı yıkamacılara verdiğiniz halı bilin ki en kötü kimyasal deterjanla yerlerde araba yıkanır gibi yıkanmaktadır. Oysa kokuyu çıkarmak için şunu yapabilirsiniz. Bir iki avuç karbonatı halının her tarafına serpin ve 1–2 saat bekledikten sonra elektrik süpürgesi ile iyice süpürün. Halınızdaki o kötü kokudan eser kalmayacaktır.
  • Buzdolabınızdaki kokuyla baş edemiyorsunuz. Bütün yiyecekleri dışarı çıkar sil süpür kurula vs. uğraşmak istemiyorsanız bir kâse karbonatı buzdolabının bir köşesine koyun. 4-5 günde bir karıştırın. Kötü kokuların gittiğini göreceksiniz. Ayrıca dolapta sakladığınız meyve sebzeler üzerinde koruyucu bir etkisi olacaktır karbonatın.
  • Halı koltuk elbise üzerine yağ mı damladı? Panik yapıp deterjana saldırmayın! Çünkü deterjan leke olan bölgenin rengini açıp renk dokusunu bozacaktır. Bunun yerine yağ lekesinin üzerine karbonat dökün ve üzerini hafifçe ıslayın. 1–2 saat bekledikten sonra silin. Yağ lekesinden eser kalmayacaktır. Zira suyla birleşen karbonat yağları söküp atan doğal bir sabun haline gelir.
  • Mutfak tezgâhınızın mermerlerini ve fayanslarını limonlu karbonat ile ovun ve durulayın. En güzel temizleyicidir. Kimyasal deterjan kalıntısı kalmadığı için üzerine meyve- sebzelerinizi, ekmeğinizi rahatlıkla koyabilirsiniz.
  • Ayrıca tıkanan lavabolarınızı açmak için bir su bardağı karbonatı lavaboya dökün. Üzerine 1 bardak sirke ilave edip 2 litre kaynar suyu lavaboya boşaltın. Tıkanan lavabo açılacaktır.
  • Kirli lavabolarınız için krem deterjanlar yerine limon ve karbonat kullanın. Lavaboya karbonat döküp limonla ovun. Hem kirlerin kaybolduğunu hem de parladığını göreceksiniz.
  • Dibi tutan Tava ve tencerelerinize akşamdan karbonat döküp sıcak su ilave edin. Sabah temizlerken zorlanmayacaksınız.
  • Paslanabilecek eşyalarınızı karbonatla ovarsanız paslanmasını engellemiş olursunuz.
  • Porselen gibi kararan eşyalarınız varsa limonlu karbonat ile ovun. Rengi açılacaktır. Aynı şekilde gümüş eşyalarınızı suyla macun haline getirdiğiniz karbonat ile ovarsanız, rengi açılıp parlayacaktır.
  • Elbise dolabınızda rutubet ve küf kokusu varsa ve naftalin kokusunu da sevmiyorsanız dolabınızı bir köşesinde ağzı açık şekilde kavanozda karbonat bulundurun.
  • Banyo duşa kabin camlarını karbonat ile silip durulayın. Duş alırken daha rahat nefes alacaksınız.
  • Banyo terlikleriniz ister tahta ister plastik olsun üzerine karbonat dökün ve öyle duş alın. Hem terlikleriniz hem de ayaklarınız rahat edecek. Bu yolla tahta takunyalarınızın ömrü uzayacağı gibi kimyasal temizleyiciler, cildinizden uzak tutmuş olacaksınız.
  • Çamaşır makinesinde kullandığınız deterjan miktarını yarı yarıya azaltıp gerisini karbonat ile tamamlayın. Çamaşırlarınız daha temiz ve kimyasal artıklardan uzak kalmış olacaktır.
Sonuç olarak; sirke limon ve karbonat evinizde sadece mideniz için değil her türlü temizlikte ve pratikte kullanabileceğiniz doğal ürünlerdir. Mümkün olduğunca bu ürünleri kullanmaya özen göstermeniz; hem çocuklarınızın ve sizin sağlığınız için hem de yaşanabilir nefes alan bir ev açısından önemlidir.

1 Aralık 2014 Pazartesi

Ben ve Bloglarım

Evet uslanmaz bir bloggerım ben...İtiraf ediyorum.. Evet ve de çok detaycı biriyim.. Düzeni seviyorum çalışırken. O yüzden bloglarımı da spesifik konular üzerinde birbirinin alanına çok taşmadan kendi çerçevelerinde yazmayı seviyorum. Bu iki durum birleşince de ortaya 6 adet blog çıkıyor. Bu konuların hepsinde yazmak ancak hepsini birbirine karıştırmamak istiyorum:)

Psikopat mısın? Biz birine yazamıyoruz hepsine nasıl yetişeceksin diyebilirsiniz elbette. Ama acelem yok..Konular aklıma geldikçe hangisine yazmak istersem ona yazıyorum. Tabi izleyici sayım bir blogda herşeyi anlatan yazarlarınki gibi olamıyor. Ama olsun.. Bu konularla gerçekten ilgilenen 9-10 izleyicim de beni mutlu ediyor. Önemli olan paylaşabilmek.

Yazmak benim hobim, mesleğim, en büyük zevkim oldu her zaman. Yazmak benim için hayatımın anlamı.Yazarak daha çok kişiye ulaşabilirsin her zaman. Yazarak daha rahat anlatır, anlaşılır veya dokunursun yüreklere. Yazarak daha çok duyurursun sesini..

Kendime ait bir kitabım, çeşitli kitaplarda yayınlanmış öykü ve şiirlerim var. Sayısını bilmediğim makalelerim var yayınlanan. Dergi editörlüğümden kalma bir durum bu:) onun haricinde bir d ebloglarım olsun ne olur yani:)

Sevgiyle,


http://tanrimevleniyorum.blogspot.com/



http://mutlulukfabrikam.blogspot.com/


http://salyangozunyeri.blogspot.com/

SALYANGOZUN YERİ...




http://aslitheteapot.blogspot.com/

ÇAYDANLIK FOKURDARKEN...


http://melikeasli.blogspot.com/



http://mantarinmaceralari.blogspot.com/


MANTARIN MACERALARI


LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...