Menü

  • Çaydanlık Fokurdarken
  • Çay Deneyimleri
  • Ne İçsek
  • Ne Yesek
  • Pratik Bilgiler
  • Alışveriş
  • DIY
  • Çaylı Resimler
  • Asli The Teapot
  • 9 Eylül 2020 Çarşamba

    Nedir Bu Açık Süt Modası?

    Erken uyumayı deniyorum bir süredir. E tabi vücut alışmış geç saate, hemen uyum sağlayamadı. Ben de bu yüzden tıpkı çocukluğumdaki gibi ballı süt içmeye başladım. Normalde çok fazla süt içme alışkanlığım yoktu. Halbuki severim de. Neyse işte her akşam süt içmeye başlayınca haliyle markette de alışveriş sepetime daha fazla süt eklemeye başladım. 



    Tam da bununla ilgili bir hikaye anlatacağım size…
    Dün markette yine süt reyonunda seçim yapmaya çalışırken yakınımda bir kadın belirdi ve kınayan gözlerle bir bana, bir de elimdeki ambalajlı süte baktı. Ben de dayanamam böyle durumlarda, hemen bir sıkıntı mı var diye sordum. Meğer hanımefendi kutu süt almama takılmış.  Doğal ve organik sütler açıkta satılırken, neden marketten kutu süt aldığımı sordu. Sağlığımız konusunda bu kadar hassasken; ben de ambalajlı ve açık sütler hakkında bildiklerimi tek tek açıklamak istedim. 

    1- Açık sütler doğal ve organik değildir. Organik sertifikası olmayan hiçbir gıda için organik diyemeyiz.
    Piyasada çeşitli markalarla satılan açık sütler var. Bunlar hangi denetimlerden geçiyor, hangi koşullarda üretiliyor bilmiyoruz. Çünkü açıkta satılan sütler denetlenmeyen kayıt dışı sütler. Kaynağını bilmediğiniz, denetimden geçmeyen bir süte doğal denilemez.
    2- Ambalajlı sütler katkı maddesi eklenmeden kutulandığından sağlıklıdır.Çiğ sütler tüm dünyada ambalajlanmadan önce ısıl işlemden geçirilir. Böylece insanlarda ciddi hastalık riski oluşturabilecek etkenler sütten tamamen uzaklaştırılır. Açıkta satılan sütler herhangi bir işlemden geçmediği için bu ciddi sağlık riski her zaman var.  
    3- Çiğ olarak tüketime sunulan açık sütlerde soğuk zincir sağlanamadığından, tüketiciye ulaşana kadar geçen taşıma sürecinde bakteriler çoğalır.
    4- Açık sütler alındıktan sonra evde uzun süre kaynatılır. Bu kaynatma esnasında vitamin ve besin kaybı yaşanır. 



    Ben tabii ayaküstü kısaca tüm süreci anlattım hanımefendiye. Ki bunları bilmek için uzman olmaya gerek olmadığını, kısa bir araştırmayla ve biraz daha bilinçlenerek bu bilgilere kolayca ulaşabileceğini vurguladım. Ön yargıları kırıldı ve konuşmanın sonunda bana hak verdi. Söylediklerim hanımefendide ne kadar etkili olmuştur, açık süt alma alışkanlığından vazgeçebilir mi bilmiyorum ama en azından bir kişiye daha, doğru bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdiğim ve sağlık gibi önemli bir konuda bu yanlışların ne tür tehlikeler barındırdığını anlattığım için mutluyum. Bir yandan da insanlara, araştırmadan etmeden körü körüne bir şeylere inandıkları için de kızıyorum.  Tüm dünyada olduğu gibi, ısıl işlemden geçen ve besin kaybına uğramayan kutu sütlerden güvenle tüketmek varken, macera aramak neden gerçekten anlamıyorum. 
    Siz siz olun, bilmediğiniz sütleri kullanmayın. Güvenli ve denetimli, ambalajlı sütün rahatlığını bırakıp macera aramayın. Benden söylemesi. 
     

    Bir boomads advertorial içeriğidir.

3 Mayıs 2020 Pazar

Kesilmiş süt veya ekşi sütten çörek tarifi

Instagram hesabımda daha önce yaptığım çöreklerin fotoğrafını paylaşmıştım. Birini beyaz peynirli, bir diğerini de kaşar ve soğanlı yapmıştım. Çok gelen tarif soruları üzerine, çöreklerin tariflerini paylaşayım sizinle.

soğanlı peynirli çörekler


Kesilmiş Süt veya ekşimeye başlayan sütten çörek nasıl yaparız?

Malzemeler

3 kg süt kesiği
1 paket kuru maya
125 gr tereyağı veya yarım paket margarin
2 tatlı kaşığı tuz
2 tatlı kaşığı şeker
Un

Üzeri için;

2 yumurta

Yapılışı

Kimi zaman evimizdeki sütün günü geçmeye başlar ve hafif bir ekşime sezersiniz, veya bazen aldığınız sütü çok soğuk bir tencereye birden koyar ve kaynatırsınız ve o süt kesilir. Kaynarken lor gibi parça parça olmaya başlar. İşte süt kesiği budur.

Elimizdeki sütü-tarifte 3 kg diyordu ancak ben daha az süt kullandım- tekrar ısıtıyor ve tamamen kesilmesini sağlıyoruz. Sonra suyunu süzüp kesilmiş olan yoğurt/lor gibi kısmın ılımasını bekliyoruz. Ilıyınca üzerine bir paket mayayı boşaltıp karıştırıyoruz. Sonra, erittiğimiz yağı döküp tekrar karıştırıyor ve ardından tuzunu, şekerini, ununu ekleyip iyice yoğuruyoruz. Kulak memesi kıvamına gelene dek yoğurduktan sonra, hamurumuzu yarım saat kadar dinlendirmeye bırakıyoruz.

Hamurumuz dinlendikten sonra ister içine peynir, isterseniz taze soğan (özellikle yeşil kısımlarını ince ince doğrayarak) veya zeytin ezmesi de koyabilirsiniz. İsterseniz sade de yapabilirsiniz. (Ben iki çörek yapmıştım, birini kaşarlı bir diğerini ise soğanlı ve beyaz peynirli yaptım.)

Çöreğimize şeklini verip -mayalı hamuru birkaç kere katlarsanız daha iyi sonuç alırsınız- üzerine yumurta sarısını sürüp (üzeri için çörek otu veya susam da kullanabilirsiniz) fırına veriyoruz. (Ben 170 derecede 35-40 dk süresince pişirdim). Üzeri kızarıncaya kadar pişiriyoruz.

Ben çöreklerini içini doldurup ikiye katladım. Böylece dilimlediğimde müthiş bir görüntü ortaya çıktı. Ayrıca çok doyurucu ve pratik oluyor, büyük çörekler olduğu için çok uzun süre gidiyor. Buzluğa dilim dilim atarsanız, lazım oldukça çıkarıp tost makinesinde ısıtın, oldukça lezzetli ve ilk günkü gibi tüketmek mümkün oluyor.

Deneyeceklere afiyet olsun.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...